Ah kurban olduğumun Türkiye halkı, gerçekleri öylesine espriyle ifade ediyorki; cuk orturuyor.
İşte onlardan biri: pişmiş kelle gibi sırıtma!
Turkiye'yi on dokuz yıl yönet. Bir asrın beşte biri kadar zaman.
2002-2021. Bu tarihler arasında çok şeyler yaşandı. Doğrular var. Yanlışlar var. Genel analizde yanlışlar daha çok.
Üretim bitik.
Üretim bitikse, toumsal yaşamın önemli argümanlarıda çürümüş demektir.
Adalet zaaflar içinde olur.
Yoksulluk ve işsizlik artar.
Dağ yasası işler.
Kuyruklar artar.
Alım gücü düşer.
Mafya, siyaset, bürokrasi ilişkisi başını alır gider.
Devleti yönetenler telaşa kapılır. Sıkıştıkça, demokratik hiç bir adıma izin vermezler. Baskı, tehdit, takiye ve kendi doğrularını inkar etme. Tümünden ötesi de halkın gözünün içine baka, baka aklıyla oynar.
Sonrada "pişmiş kelle gibi sırıtırlar."
Devleti yöneten partinin milletvekili ve üst düzey yöneticileri, yoksul halkın aç kalmama adına oluşturduğu kuyrukları, zenginliğin ve varlığın ispatı olarak değerlendiriyor.
Mafya, bilim adamlarını kan gölünde boğacağını miting yaparak söylüyor. Çıt yok. CHP genel başkanı tehdit ediliyor, çıt yok. CHP genel başkanı linç edilmekten zor kurtuluyor. Çıt yok.
İyi parti genel başkanı, saldırıya uğruyor; çıt yok. Yetmiyor AKP genel başkanı, " bu yaşananlar ne ki, daha çok görecekleriniz var" diyor.
Zaman geçtikçe, halkı yönetmekte zorlama başladıkça; dahada sertleşiyorlar.
Öyleki AKP genel başkanı muhalefeti tehdit ediyor. " Devleti yönetmekten vaz geçin" yoksa çok sıkıntı yaşarsınız diyor.
Devlet bütün bunlara seyirci kalıyor.
Kısaca bir tabir varya "eşkiya devlete hükmediyor".
Devlet, görevini yerine getiremiyor. Fiilen işgal edilmiştir. Kurallar ve yasalarla değil kişilerin isteğine göre uygulama yapıyor.
Oysa devletler, kişilere yada bir siyasi partiye hizmet etmez.
Devlet varlığını, kendine çizilen elips içinde korur. Sisteme hizmet eder.
Bu özelliğinden ne vakit vaz geçer?
Yürütme, yasama ve yargının tek elde toplandığı yönetim biçimlerinde olur.
Maalesef 2018 sonrası başlayan Cumhur yönetim biçimi, tek kişinin yönetimidir.
O nedenle halkın aklıyla dalga geçiliyor. Sonrada her şeyi çarpıtarak; pişmiş kelle gibi sırıtıyorlar.
Buz denizin de ateşin rüzgarı!
Bir ülke var; uzakla yakın
arası
tanrıyı yer yüzün de yaşatan.
Kula kul;
el yerine, etek öpme saygıyla
sardı
bir uçtan bir uca.
.............
Buz denizin de bir ateş rüzgarı
yanıyor
bıkmadan, Anadolu'da bir uçtan
bir uca.
"Kendini sev. Aileni sev. Komşunu sev. Köyünü ve köylünü sev..''
ve
insan olduğunu unutma!
Yurttaş olduğun ülkende.