Her etkinin bir tepkisi var. Şiddeti, etkiye bağlıdır.Devlet yönetenler uygulamalarıyla halk desteği alır. Bazı anlar devlet halkı yönetmede zorlanır. Acz içine düşer..
Acz içinde olmalarına rağmen devleti yönetmeyi bırakmak istemezler.
Çatışma başlar.
Çatışma da yöneticiler daha baskıcı tavrı benimser. Devlet yönetiminin biçimi değişir.
Sürec kolay olmaz.
İlk adımları alt yapı oluşturmak.
Her hak arayan, devlet düşmanı ilan edilir. Kendilerini devleti korucusu ilan ederler.
Milliyetçi söylemle halkı kendi içinde parçalarlar.
Din ve ırk, alet edilir.
Örgütlü hak arama ve bilgi edinme engellenir.
Yeni devlet biçimine geçiş için yasaları çeşitli entrikalarla değiştirir. Her yasa baskı ve zulmü, doğal sonuç görür. Özgür birey, hak arama ve adalet rafa kaldırılır.
Yeni yönetim sistemine böylece geçilir.
Türkiyede yeni devlet yönetiminin adı faşizm'dir!
Milliyetçi Cephe (MC), faşizme yönelişin ilk görünen yüzüdür. Bu görünen yüz, yukarıda bir kısmını belirttiğim adımlarla kurumsallaşır.
Türkiye bugün bu süreci yaşıyor.
Karşı cephe ne durumda?
Türkiye halkına önderlik edecek güçler, siyaset örgütleri ve aydınlar; çorak toprağa dönmüşler.
Ne kendini üretebiliyor, ne de halka önderlik edebiliyor.
Tıpkı şair Ahmet Telli'nin dörtlüğünde ifade edildiği gibiyiz.
''Toprağı nasıl kavrarsa ayrık otları
ve nasıl çölleştirirse usul usul
öylece sarmış seni yanlışlar
çürütmüş yüreğindeki öfkenin
dayanıksız tohumlarını
çorak bir toprağa döndürmüş içini''
Türkiye, 1970'li yıllarda MC dönemlerini üç kez yaşadı. Çok bedeller ödendi. Devleti yönetenler, 24 Ocak kararları sonrası; 12 Eylül askeri darbesiyle amaçlarına ulaşabildi.
Toplu işkenceler, idamlar, mahpuslar ve öldürülmeler yaşandı.
Türkiye halkının özgürlük ve demokrasi taleplerini dile getiren örgütler, atomuna kadar parçalandı.
Ama bitiremediler!
AKP ve MHP'nin oluşturduğu 4.MC de Türkiye halkının özgürlük ve demokrasi taleplerini bitiremiyecektir.
Yapılacak tek şey var.
Yüreklerde ki çoraklaşan toprağı, verimli ve üreten toprağa dönüştürmek!
Faşist devlet yönetimine karşı demokratik cumhuriyet yönetimini, halkın ortak dili yapmaktır.
Adalet ve hukuk, her şeyin üstüne konmalıdır.
Kişileri, etnik ve inanç temelinde ayrışmasına son verilmelidir.
Halkın söz ve karar sahibi olacağı yasaların, demokrasi mücadelesinin vaz geçilmezi olduğu gösterilmeli.
Söylem değil eylemle; sokaklara kucak açılmalıdır.
Demokrasi cephesi içinde yer alacaklarla ortak düşle, hedef programla kamu oyu gündemi yaratılmalıdır.
Gerisi teferruattır!
Ya zulüm devletin başına, ya da insanlığı odağına alan demokratik cumhuriyet anlayışı devletin başına!