Bizi öyle bir yere getirdilerki, ağıt semalarımızdan eksik olmuyor. Kurşun sesleri bitmiyor. Ya toprağa yada canlarımızı öldürüyor.
Gök yüzündeki çığlık artıyor ama uçkuru düşük soytarılar gibi önümüze konan kara kazanın dibini sıyırarak, Türkiye gerçeğinden ırak kalıyoruz. Aymazlıkla depolitizasyona hizmet ediyoruz.
Ölümü kanıksadık!
Açlığı, yokluğu, işsizliği; kaderin bize sunduğu arkadaş yapmışız.
Düşmana dost, dosta düşman damgasını vurmaktan kaçınmıyoruz.
Ne kendimizi, ne çevremizi, ne yaşanan hiç bir şeyi sorgulamıyoruz. Sorgulama fırsatı da vermiyorlar .
Açılımla başlandı, şimdi saç baş yoluyoruz.
Kız verdik, aldık; aynı sofrada yedik içtik. Ama farkımızı kullanarak bizi birbirimize düşman yapıyorlar.
Açılımın kendi açık değil.
Dönemin basbakanı; alt ve üst kimlikten dem vurdu. Arkasından açılım dedi.
Kürt açılımı, Romen açılımı vs.vs.vs.
Halk şaşkın biçimde baktı.
Türkiye nereye koşuyordu?
Halk sonucu görmek için bekledi. Süreç ilerliyor, halk hiç bir şey hissetmiyor, görmüyor ve yaşamıyor.
Gördüğü tek şey ağır ve göz yaşının devam etmiş olmasıydı.
Umudu aşılayalar , umudun içini doldurmadığı gibi var olanıda iyice boşaltıyordu.
Halk korku, panik ve dışlamanın en üst seviyesini yaşıyordu.
AKP takiyeciliğini eleştirenlerin, Türkiye halkına sunduğu somut çözüm programı veya projesi yok.
Iki şey net!
MHP VE PKK
MHP asimilasyon tavrında, PKK'de ayrı devlet kurma tavrında netler.
AKP ümmetçi tavrıyla çözümün sağlanacağını düşünüyor ve Tüm müslümanları bir bayrak altında, hilâfetle bir arada tutmak istiyor.
CHP Türkiyede esen milliyetçi rüzgarın etkisiyle, çözüme sonuç getiremiyor. Gelişmeye ve bölgeye göre tavır sergiliyor.
HDP kendi içinde bütün değil. Ayrılıkçı düşüncede olanda var, güçlü yerel yönetim iddiasıyla eyalet sistemini savunanda var.
Bu yaklaşımların hiç biri Türkiyede Kürt sorununu çözecek öze sahip değil. Türkiye gerçeğiyle örtüşmüyor. Her adımları yeni sorunlara gebe.
Ayrıca ABD ve ittifakları Türkiye'yi parçalamak istiyor. Kürt siyasi güçlerini kullanarak; çıkacak iç savaşla amaçlarına ulaşmak istiyorlar.
Türk siyasetide çözümsüzlük yaratarak, ABD ve ittifaklarına hizmet ediyor.
Çözüm ne?
Anaların ağlaması nasıl sona erecek?
Yanıtı, somut koşulların analizinde bulunuyor.
Türkiye gerçeği yapılan analizle ortaya çıkarak, çözüm de bu gerçek üzerinde karşılık bulacak.
Türkiye etnik olarak homejen bir kültüre sahip değil. Çok farklı kültürle birlikte yaşamı sürdüren ülkedir. Dilleri ve kültürleri farklı halklar var.
Bunlardan biride Kürtlerdir.
Kürtler Anadolu sınırları içinde yaşıyor. Ve çözülmesi gereken sorunları olduğunu iddia ediyorlar. Bu taleplerinin karşılık bulmasını istiyorlar.
Çok farklı kültürlerin olduğu ülkelerde, o ülkeyi oluşturan aslı unsurlar var. Asli yurttaşların yanı sıra azınlıklar bulunur.
Türkiyede bu konu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Kim aslı unsur, kim azınlıktır?
Talepler bu tespite uyacak biçimde karşılık bulmalıdır.
Soru şu: Anadoluda yaşayan Kürtler asli unsurmu, azınlık mı?
Yanıtı net ifade edilmeli.
Talep ve çözümün anahtarı sorunun yanıtında vücut bulacak.
Kürtlerin talebi nedir?
1.Ayrılmak!
2. Yaşadıkları bölgede ki kaynakların kendi yaşamları içinde kullanılması ve dillerinin geliştirilmesine olanak tanınması.
Biçimindeler.
Kürtleri asli yada azınlık konumu ve diğer talepleri konusunda; siyaset dünyası net çözümle yanıt veremiyor . Vermiyor. Çünkü defterlerinde çözümleri yok.
Çözümü sağlayacak tek şey, sorunun açık, yalın ve korkusuzca tartışılmasıdır. Ben bu konuda düşüncemi açıklayarak, tartışmayı doğru zemine çekmek istiyorum.(devam edecek)