Dünyanın genel gelişimini engelleyen iki ana uç var.

-Dünyanın genel gelişimini engelleyen iki ana uç var. Biri gelişen her şeyi bugün içinde tutan Emperyalizm diğeri bugünü daha geriye taşımak isteyen dinsel radikalizm.
Öyle bir noktaya gelindi ki bu iki uç çatışma içinde.
Bir tarafta ABD ve ittifakları
Diğer tarafta İran ve ittifakları
Oysa 1979 yılında İranı mollalara teslim eden emperyalist dünyadan başkası değildi.
Amaçları yeşil hat projesi için ilk uygulamayı İranda başlatmaktı. Başlattılar.
Ancak uzun süre kontrol etme şansları olmadı. Fransadan İrana gelen Humeyni, şah döneminde mücadele eden örgütlerle ittifak yapmak zorundaydı. ABD, yıllarca şahı destekledigi icin ABD karşıtlığı çok güçlüydü. Şahın ülkeyi terk etmesi sonrasında sokaklarda ki halk ABD konsolosluğunu bastı. Konsoloslukta ele geçirdikleri belgeler ve çalışanların rehin alınmasıyla yeni İran yönetimiyle ABD arasını çok ciddi açtı.
Çatışma seviyesine dönen ilişkiler 1980 yılından itibaren şiddeti artarak sürdü.
İrandaki şiilerin ABD ile çatışan ilişkiyi öne çıkarması; ABD'ni İslamın sünni kesimiyle ittifak yapmak zorunda bıraktı.
Her ikiside radikal silahlı örgütler kurdurarak, kendi amaçları için kullandılar.
Kullanmayada devam ediyorlar.
Her ikiside terörden besleniyor.
Dünya uçurumun kıyısında...
Ne yapılmalı ki dünya uçuruma yuvarlamasın .
Ne yapılmalı ki kazananı olmayacak ama kaybedeni dünya insanlığı olacak dünya savaşının önü kesilsin.
Bu yanıtı, bu çözümü, bu engellemeyi insanlık ve dünya zarar görmeden bulunmalı.
Bu çatışmanın iki tarafida insanlığa zarar veriyor. ABD ve ittifakları sömürge zinciri içinde diğer halkların kaynaklarını ilhak ederek sömürüyor. Sömürgeleri kontrol etmek için insanları her açıdan ötekileştiriyor.
İranda, insanların yaşam tarzına ve inançlarına etki ederek kendine uydu olacak, uydu bulacak baskı düzeni oluşturuyor.
Bu ikili farklı görünsede aslında aynı tavır içindeler ve yayılmacı tutum taşımaktalar.
Bu nedenle her ikisinede karşı tavır alınmalıdır..
Birini diğerine tercih etmek son derece yanlıştır!
Tehlikelidir!
Bu iki kızgın demirin, dünyaya daha fazla zarar vermemesi, ikisinin etki alanını daraltmaktan geçiyor.
İlk adımı çatışmanın merkezindeki ülkeler atmalı.Çünkü en büyük zararı merkezdeki ülkeler görecek.
Şüphe yok ki zulmün erbabları, sigaya çekilecekleri günü beklemekteler.
İşte onlar korkuları yüzünden zalim, korkuları yüzünden dehşet içindeler. Korkuları yüzünden rastgele her yere ve her şeye saldırıyorlar.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar, tarih buz rengindeki sfenksin rüzgarının yönünü tespit ederek; onu sararmış yapraklarının arasına alacaktır.
Ve kağıttan kuleler gibi yıkacak.
Tarihin zoru, kendinden başka güç yaratmamıştır.
Bu inancı kaybetmeden sorumluklarımızı yerine getirmeliyiz. Duyarsız ve duygusuz olmaya son vermeliyiz.
Bana bir şey olmaz düşünün, bilgi çağında ahmaklık olduğunu bilmeliyiz .
Bilmeliyiz ki dünyanın cesur ulusları yok. Cesur insanları var.
O insanlar ulusların büyük serüvencileri ve önderleridir.
Onlar halkına ve dünya insanlığına zarar veren sömürgecilerin maskesini parçalayarak, insanca yaşamı sunmak isterler.
Onlar mücadele ederek kendi ölüm fermanlarını hazırlar ama savaşlarından asla vaz geçmezler.
Bu gün Türkiyeli yurtseverler olarak dünyamıza dayatılan yok oluş senaryolarına karşı sessiz kalmamalı.
Bu son büyük serüvenimiz olsada, hakkımızda ilan edilecek ölüm fermanları bir kez daha yazılsada, özgür dünya insanlığı kavgası yüreklerimizden bir kez daha fışkırmalıdır..
Ne ABD ve ittifaklarının sömürge zincirine nede İran molla fandalizminin tanrısallaşan gücüne; teslim olmamalıyız.
Yaşasın dünya halkları diyeceğiz!
Çünkü
Acı Kirmenini yok oluş çığlığına göre eğiriyor.
Kekremsi zaman dilindeyiz.
Buz renginde bir sfenks dünyayı tehdit ediyor!