Bir ülke var; uzakla yakın
arası
tanrıyı yer yüzün de yaşatan.
kula kul
el yerine etek öpmeyi, saygıyla
sardı
bir uçtan bir uca.
Bir ülke var; tanrıyla kul arasın da
kendini
tanrı yapan.
sonun da
kendini gamalı haça teslim eden.
Mayıs!
Bir esintiyle başladı Karadeniz de
taku taku, taka
bir sabah Samsun'da.
O ülke de
değişim alev oldu. Anadolu da
tanrı kaybetti, halk
kul yerine
yurttaş oldu ülkesin de.
Buz denizin de bir ateş rüzgarı
yanıyor
bıkmadan, Anadolu'da bir uçtan
bir uca.
''.. kendini sev. aileni sev. komşunu sev. köyünü ve köylünü sev..''
ve
insan olduğunu unutma!
yurttaş olduğun ülkende.
.................................................................
Çakalın ulumasının izi korkudur!
Toprak kokusuyla, ayağı yere basanlar, bilir ki; evrende canlılar kendisi içindir. O nedenle gece yarısı canlı çığlıkları ona korku değil, yaşama direnme ve yaşamı çeşitlendirme çağrısıdır.
O çağrının içinde neler yok ki?
Sevda var, aşk var, ilgi var, karanlık var, aydınlık var, düşmanlık ve gerçek dostluk var.
Daha saymakla bitmez.
Bu çeşit içinden tercihi sen yapacaksın!
Korkak olursan, ne çıkarsa bahtıma der, karşılaşacağın her şeye esaret içinde razı olursun.
Cesur olursan, insan olmanın huzuruyla kendi geleceğini kendin yaratırsın. Yürüdüğün yolda önüne konan engelleri teker teker aşarken; arkadan, yandan yapılan tüm saldırıları inancın verdiği güvenle ters yüz edersin.
Çakal ulumaları sadece korkakları ürkütür!
Cesur yaşamda ki gerçeğin çığlığını algılar ve gereğini yapar.
Ben ve arkadaşlarım bu bakış içinde zoru seçiyoruz..
Son yıllar da Türkiye önü sonu bilinmeyen o kadar gündem yaşıyor ki, yetişmek mümkün değil.
Ölümler kanıksandı.
Sokaklar sessiz.
Siyasetin ne dediği net değil.
Bir adım atıyorlar, iki adım geriye dönüş yapılıyor. Kim ne istiyorsa açık, korkmadan kendi gerçeğini söylemiyor.
Ortalık çakal ulumasıyla yankılanıyor!
Ama biz halkın kendi iktidar mücadelesini bu ulumalara rağmen sürdüreceğiz.
Tıpkı ay ışığında pamuğu sulayarak can verdiğimiz gibi halkı iktidar ruhuyla demokrasiye can vereceğiz.
Her yurttaş evinin önünü temizleyecek.
Merhaba Adana diyoruz.
Merhaba küçük Türkiye Yüreğir diyoruz.
Merhaba Yüreğir, Tufanbeyli arası diyoruz.
Olmaz denilen olacak.
Zoru başararak 1970 ruhunu yeniden canlandıracağız..
Çünkü bizim özel takıntımız yok.
Hedef Adana halkının kendi yerel iktidarını yaratmasıdır. Bu onurlu yolda adam olan herkesle omuz omuza olur, ulumayı siyaset sanana da; kendi yolunda güle güle deriz.
Eyvallah etmeyiz.
Bizim için ırk, inanç farkı değil, o kimliklerde saygı duyarak, insanlığın geleceğine ışık olmak önemlidir.
Yol göstererek, iktidar olmanın hazzını Yüreğir, Tufanbeyli arasında halkıyla birlikte yaşamaktır.
Sevmeyi sevdalarla, halkı hizmetle; zenginleştirmektir.
Biz biliriz ki; Yüreğir, Tufanbeyli arası çakal ulumalarından korkmayan, şanlı direnişler yaratanların kentidir!
Gün geldiğin de o şanlı direnişi, öncülüğümüz de; yeniden türküleştireceğiz ve Yüreğir-Tufanbeyli arası halkının; kendi iktidarını kuracağız.
Haydi kardeşler gün omuz omuza olma günüdür!
Haydi erken seçime hazırlanma günüdür!
Buz denizin de bir ateş rüzgarı
yanmaya başladı.
Bıkmadan, Anadolu'da bir uçtan
bir uca.