Pozitif bilim; teori, hipotez ve ispat eksenin de sonuca ulaşır ve karar verir. Ulusların, bireylerin insanlık tarihine bıraktıkları iz düşümleri; pozitif bilimle anlaşılır ve kesinlik kazanır.
Başka yöntemle, ya destan yada hikaye yaratılır.
''Günlük yaşamımızı sürdürürken, sabah kalktığımızdan itibaren davranışların büyük bir bölümünü öğrenme yoluyla kazanırız. Örneğin; kahvaltı yapmayı, saate bakmayı, giyinmeyi, çalışmayı, okumayı, yazmayı, dinlemeyi, diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmayı, toplumsal olaylara ilgi duymayı...
Yaşamımız süresince öğreniriz.
Aynı şekilde yaşamımız boyunca istenilen davranışları öğrendiğimiz gibi farklı davranışları da öğreniriz. Örneğin; sağlığımız için zararlı da olsa sigara içmeyi, başkalarına kaba davranmayı, saldırganlığı, utangaçlığı, gereksiz korkuları… Öğrenme yoluyla kazanırız.
Yaşamımız boyunca edindiğimiz tüm istenen ve istenmeyen davranışlara bakarak, insan yaşamının bir öğrenme sürecinden ibaret olduğunu görürüz ve İnsan doğumdan, hatta anne karnından ölünceye kadar öğrenir.
Öğrenme süreklidir.
ÖĞRENME:
Burada dikkatimizi çeken iki husus vardır.
Bunlardan ilki, öğrenmenin bir davranış değişikliği olduğu, diğerinin ise davranış değişikliğinin öğrenme olabilmesi için, uzun süreli olmasıdır.
Öğrenmenin üç ayrı türü vardır:
1.Tepkisel koşullanma (klâsik koşullanma)
2.Edimsel koşullanma
3.Gözlem yoluyla öğrenme
İnsan, davranış öğrenmeyi biriyle öğrenebileceği gibi üçünün de bir arada olduğu bir öğrenme süreci de izleyebilir.
Sosyolojik olarak insanları genel kanıya tepkisel koşullanmayla elde eder. Bilim adamı Pavlov tarafından denekler üzerinde yapılan uygulamalarla, tepkisel koşullanma kanıtlanmıştır.
Pavlov’un deneyinden sonra ulaştığı bu bilimsel veriyi, siyaset bilimcileri bireyleri tepkisel koşullandırmada kullandılar. Halkı kendi hedeflerinin destekçisi yaptılar.
Belirli bir geliri olan, rahat ve insanca yaşama koşullarına sahip olan birey normal şartlarda, seçimlerde sandığa gider ve kendi fikirlerine uygun olan bir partiye oyunu verir.
Tepkisel koşullanmanın temel kavramlarından ilk ikisi:
1.Koşulsuz uyarıcı: Birey için uygun, geliri olma ve karnını doyurmadır.
2.Koşulsuz uyarıcı: Geçim derdi olmayan bireyin, seçimde gidip oyunu istediği partiye vermesidir.
Buraya kadar bir tuhaflık yoktur.
Tuhaflık, koşullanmadan sonra başlamaktadır.
Düzgün bir gelire sahip olan bireyin gelirini elinden alma veya daha hafifiyle başka biri tarafından verilene, muhtaç hale getirilmesidir.
Açlık sınırında veya yoksulluk sınırında yaşayan kişiye bir kilo makarna, pirinç; bir miktar kömür veriliyor.
Çalışmadan doyurmaya alıştırılıyor.
Sonra deniliyor ki, sana yiyecek ve kömür veririm ama benim yanımda olacak ve destekleyeceksin.
Çalışmadan karnını doyurmaya alışmış olan bireyde öyle yapıyor. Yiyeceği alıyor, kendine yiyecek verene, her tür destek veriyor. Bireyler böylece yiyecek karşılığında oy vermeye, destek vermeye koşullanıyor.
Halkta da, birey gibi koşullanma yaratılıyor ve desteği alınıyor. Tepkisel koşullanmanın sonraki iki temel kavramları da:
3.Koşullu uyarıcı: Birey için, makarna, pirinç, yağ, kömür.
4.Koşullu tepki: Birey için, kendine makarna verene oyunu verme, destek verme.
Uygulama tamamlanıyor.
Tepkisel koşullanmanın şartları yerine getiriliyor.
Bireylere (dolayısıyla topluma) tepkisel koşullanmayla kime oy ve destek vereceği öğretilmiş oluyor.
Öğrenmenin iki kuralıda yerine getirilerek, öğrenme, davranış değişikliğine sebep olmuş ve davranış değişikliği uzun süreli hale getirilmiştir.
Neticede, bilimsel sonuçlar topluma başarıyla uygulanmıştır.
AKP hükümeti, 3 Kasım 2002 tarihi öncesi hazırlandı. AKP kurulmadan önce bu sistemi kullanmasını çok iyi bilen güçler tarafından hazır hale getirildi.
3 Kasım 2002 tarihi sonrası hükümet olan AKP; aynı sistemi devam ettirerek Türkiye halkının umudu olmaya devam etti.
Bu yöntemle de en kritik seçimleri kendi lehine çevirdi.
Önümüzde genel ve yerel seçim var. Tarihleri net değil.
AKP ve MHP bu seçimlere hazırlığına aynı yöntemle devam ediyor. CHP, İYİ parti ve HDP; dünden ders çıkarmalıdır. Dünden ders çıkarmazlarsa, AKP stratejisinin bir parçası olmaktan kurtulamazlar.
Nasıl hazırlanıyorlar:
1.AKP'nin adayı net! R.Tayyip Erdoğan.
2. Yönetimdeki başarısızlıklarını, hukuk ve adalet yokluğunu, dış dünya ilişkilerini ve üretimin eksen kaymasını; Irk, din, şovenizm ve bölücülük, dış müdahale, FETÖ ve PKK terör örgütü ve bu örgütleri destekleme yapıyorlar algısıyla üstünü örterek halk desteğini yeniden elde etmek istiyor.
Türkiye halkını yavaş, yavaş alıştırıyor. Örgütünü topluyor, sözde kendi için de anket yapıyor.
Bütün bunları da iletişim araçlarıyla (Gazete ve TV); koşullu tepki yaratarak, insanların zihnine yerleştiriyor.
Muhalefet ne yapıyor?
Tayyip hırsız, baş çalan; ondan Cumhurbaşkanı olmaz! Demenin dışında hiç bir alternatifi Türkiye gündemine taşımıyor. Ne birey çıkarlarına nede bireylerin oluşturduğu halka değecek söylem ve eylem sürekliliği yok.
Bu çıkışlarıyla sadece AKP ve Tayyip Erdoğan'ın başlattığı, Türkiye halkını koşullandırma çabalarına destek oluyorlar.
Süreç bu biçim de devam ederse, 2023 yılına giden yol, dikenlerinden kurutulamayacaktır.
Türkiye de demokrasinin yönetimsel etkinliği için, hukukun üstünlüğü için, halkın yaşam koşullarının zenginleşmesi için ne yapacaklarını; Türkiye halkına el ele, göz göze temas içinde anlatılmalıdır. Muhalefetin çalışmasının özü halk ve çözümler olmalıdır.
Ancak o vakit Türkiye de bireyler ve toplum, yeni davranış biçimini öğrenir ve yeni öğretisine uygun sonuç yaratır!
Oyun kurucuları CHP, İYİ parti ve HDP'ye duyurulur!