Sizlere iki fıkra anlatacağım. Ders çıkaracak iki fıkra.
Kozan, tarihinde bir çok kültürü bağrında yaşatan bir kent.
Bir tarihte iki üç kişi çok iri kütleli kaya parçasını sırtında taşırken, köyünden bir ulak haber getirir. "Oğlun öldü" der.
Adam şaşkın bir halde. Dudaklarında bir mırıltı başlar." Benim adım hans. Yaşım 1500 yaş.Oğlum daha ham traş. Yaşı 500 yaş. Bilseydim bu dünyada ölüm var. Koymazdım taş üstüne taş" der.
Ve taşı sırtından kaldırır dağın tepesinden aşağı atar.
O taş Kayhan burnunda, tarla içinde hala Kozanda var olmaya devam ediyor.
.................................
Adananın güzide bir ilçesinde umutla bir yönetim iş başı yapar. Ancak zaman ilerledikçe umut önce kararır sonra bulutlar arasında kaybolur.
En berbatıda, usulsüz uygulamaların fütursuz ve korkusuzca doğal bir şeymiş gibi yapılması.
Bu işlerden bir hikaye...
Ilçenin en güzel yerindeki üretim önce durdurulur.Sonra kapatılır. Arkasından arsasıyla satılır. Alanlar yatırım için kolları sıvar. Işte tam bu noktada önlerine sorun çıkar. Arsanın yoğunluk sorunu var. Ne yapacaklarını kara kara düşünürken, bir aracı vasıtasıyla çözüm bulurlar.
Arsanın yoğunluğunu yükseltmek!
Tabiki bu işin bir karşılığı olacak. Öylede oluyor. Bir karşılık olgunlaştırılıyor.
Işin ilginçliği bu süreçte başlıyor!
Ilçenin bir bölgesinde ciddi metre karelik bir yerin önce yoğunluk katsayısı yükseltiliyor.
Sonra yoğunluğu yükselen arsa olan tarlanın bir kısmı; önce işlevsiz hale getirilen, sonra üretim durdurularak satılan arsayı alanın; gizli ortağı şirkete, kağıt üzerinde satılır.
Arkasından şirketin aldığı arsa belediye yetkilileri tarafından kamululaştırılarak satın alınır.
Şirkete ödeme bir kaç parçada, belediye kasasından tamamlanır. Şirkette bu paraları; bu sistemi kuran kişilere hisseleri düzeyinde teslim eder.
Tam bir şebeke operasyonu.
Tam bir çete operasyonu.
Ve bu şebeke ve çete caka sata sata piyasada gezinirken; alınan arsa küçük parçalara bölünerek eritilir.
Amaç izi yok etmek!
...................................
İki fıkra. Değişik olaylar içeren iki fıkra. Ders çıkarılması gereken iki fıkra.
Biri emeği yücelestiren, diğeri emeksiz yemenin güzelliğini anlatıyor.
Biri emeğinin heba olmasını görünce, taş üstüne taş koyduğuna isyan ediyor.
Diğeri herkesin emeğini heba ederek kendi bireyci cennetini yaratmanın heyacanını rakı masalarında kutluyor....
.........................................
Öldüğünde, imam ve dedeler soruyor: "Nasıl bilirdiniz meftayı?"
Ha nasıl bilirdiniz....