Gençliğimiz de sevgiliye yazılmış; duygu yükü derin kuyulardan gelen sözlerle yankılanan bir şarkı vardı.’’.. seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli..’’.
Fırsat bulduğumuzda sevdalandığımız olmuştur. Bizlere ölüme hoş geldin dedirtecek sevda.
Ülke ve halk sevdası. Kara sevda!
Sevda çığlığımız yedi kat yüksekliğe ulaşırdı.
Tarlada vurulan kazma, çırçır fabrikaların da ki toz, bir harf öğrendiğinde evde çığlık atan minik öğrenci, sevgilisinin eline mektup tutuşturan acemi sevdalı,bıçağı yola sürerek ateş çıkartan mahalle efesi ve cumhuriyetin özgür yurttaşları; tek bir nokta da aynı şeyi düşünürdü.
Ülkesi, ulusu ve ülküsü!
Okumak çok kutsaldı.
Cumhuriyet öyle nesil yetiştirdi ki, doğan her çocuk hizmet edeceği günü iple çekiyordu. Maalesef 1980 sonrası kuşağı masumiyetini ve ülke sevgisini kaybetti. Kaybettirildi.
Sevdaları körleşti.
Zaman zaman belgesel izlerim.Dün seyrettiğim belgesel ilginçti.
Filistinli, Güney Koreli, Endonezyalı üç aile ve eğitime giden üç çocuğu anlatıyordu. Filistin’de ki çöl bedevisi çadırda yaşıyor. Güney Kore ve Endonezya da ki aileler derme çatma baraka evlerde yaşıyor.
Yoksullar.
Tabiri caizse ekmeği zor bulan aileler.
Filistinlinin bir erkek, Güney Korelinin üç kız,Endonezyalının bir erkek; çocuğu var. Hedefleri çocuklarını okutmak.
Ev, okul arası bir saat otuz dakika. Okula gitmek için; Filistinli çölü, askeri ve başka saldırganları aşarak,Güney Koreli dağları ve patika yolları aşarak, Endonezyalı kendi adasından başka adaya kanoyla denizi aşarak; gidiyor.
Okula giden çocukların hedefi ülkelerine ve halkına hizmet etmek. Hizmeti yerine getirmeyi göstermelik değil yürekten istiyorlar!
Tıpkı köy enstitülerine giden çocuklar gibi.
Tıpkı yerli malı haftasını dört gözle bekleyen çocuklar gibi.
Eğitim ve öğretim ülkelerde geleceği bilinçli hazırlar. Ülkelerin kurulurken koyduğu hedefi sürekli sıcak ve diri tutar.
24 Ocak 1980 ekonomi kararlarıyla Türkiye'nin genleriyle oynandı.
Ülke ve halk sevgisi yozlaştı.
Eğitimi yöneten ve verenler itibarsızlaştırıldı.
Üreten toplum yerine tüketici toplum etkinleştirildi.
Milli ruh; özgür birey yerine,itaatkar bireyle bitirildi.
Mustafa Kemale göre ‘’Görevini en iyi yapan, ülkesini çok seven insandır!’’ İnancını kaybeden ne kendine ne halkına nede ülkesine sahip çıkar.
Hedef çağdaş ve demokratik halk cumhuriyetiyse; eğitim ve öğretim sistemi, köy enstitülerine dönüşmeli.
Özgür ve ideali olan insan, tam bağımsız ülke kavgasını verir.
O nedenle Filistinli çocuğu, Güney Koreli kızları ve Endonezyalı çocuğu yürekten alkışlıyorum... Asrı gurbet olmuş ülkemin; yol ayrımındayız şimdi.
Ya gideceğiz uçurumun dibine, yada uçurumun dibinden 1919’da yakılan özgürlük ateşiyle çıkacağız çukurun dibinden.
‘’ Yalandan gülen resimlere
döndük
nerede kayıp sevgilerimiz
üleşecektik hani
versen birazını
tükenecek sanki!
..............................
Zamanı kurşunlarken
sözlerimiz
birimiz düştü-binimiz yürüdük
kavgalarda büyüterek
sevgileri
dostlara , dostluğa yürüdük...
‘’ A.K.