Yaşanan çok şeyi hatırlamayız. Zaman tünelin de kaybolan tarih, geleceğin alt yapısını olgunlaştırırken; doğru ve yanlış solan eski fotoğraf görüntüsüyle daima yanı başınızda olur. Ama nedense yanı başımıza dönerek o görüntülere bakmayız.
Korkarız.
Çekiniriz.
Gerçekleri anımsatmasını istemeyiz.
Bir gün biri çıkar, önümüze yanı başımızda ki fotoğrafı kor. Şaşkın, yeni uykudan uyanma yüzsüzlüğü için de; o fotoğraflara hayran hayran bakarız.
Bu aymazlığa, bu sorumsuzluğa, bu vurdum duymazlığa son vermek zorundasınız.
Çünkü; zamanın efendisi sizlersiniz....
Sizler insansınız!
Dünyanın süjesi, değişeni, değiştireni sizlersiniz.
Adana, Karaoğlan adının dalga dalga yayıldığı Kent'ti. Seçimlerde halk Karaoğlan'la coşar, sandıktan Karaoğlan'ın CHP'si çıkardı.
Nedeni sır değil.
Karaoğlan, halkın mücadelesiyle; halkın iktidarını yaratacak söylemleri, halka projelerle sunmuştu. Tarım üreticileri köylüyü kolektif halk sektörüyle buluşturdu. Tarım birlikleri, Karaoğlan'la altın çağını yaşadı. Çukurova halkı, köylüsü ÇUKOBİRLİK'te kendi gücünü gördü.
Tarlada üretilen pamuk ipliğe döndü.
Türkiye'nin en kaliteli bezi oldu. Kumaş oldu.
Yağ oldu.
Küspe oldu..
Köylü ADAKOBİRLİK'te örgütlendi ve kendi hakkını bu örgütlenme içinde arayan üretici oldu.
Köylü kooperatifle, ürettiği ham maddenin mala çevrilmesi sonucu; daha çok kar elde etti.
Karaoğlan'la hayata geçen şey; SÖYLEMLE EYLEM örtüştü....
Çukurova'da köylü, Karaoğlan'la değişti!
Yıl 1989, 12 Eylül 1980 sonrası ilk ciddi yerel seçim. Cunta baskısının insan iliklerine girdiği uzun zamandan sonra; halkın yerel dinamiklerinin elini taşın altına koyduğu seçim oldu.
Baskıya, zulme ve depolitizasyona isyan eden yerel dinamikler omuz omuza, geceyi gündüze katarak sokak sokak, ev ev gezerek; Türkiye de çok ciddi başarı elde edildi.
Bedrettin Dalan elinden İstanbul B.Şehir belediyesi alındı. Ankara alındı. Adana alındı. Adananın alınmaz denilen kazaları alındı.
Değişimin nedeni, Türkiye'de ki baskıya hayır diyen halka, yerel dinamiklerle birlikte; Erdal İnönü'nün demokrasi mücadelesini halkla birlikte yürütme isteği oldu. Erdal İnönü ve çevresi, sosyal demokrasi mücadelesinin bilincinde olan liderlerdi. O bilinç sokağı etkiledi ve mücadele azmini tetikledi.
Sonuç: Birlik ve bütünlük, demokrasi talebi; yerel iktidarda vücut buldu...
Çukurova da, kent merkezleri değişime evet dedi. Değişimi sağlayan; Adana halkı ve o halka önderlik eden yerel dinamikler ve önderleri oldu.
Değişende değiştirende sizlersiniz!
Yıl 1994. Yerel seçimler başladı.
SHP kendi içinde ayrışmanın, bireysel kaygıların ve belediyelerde başarısız yönetimlerin; İSKİ yolsuzluğunun, farklı kullanılması nedeniyle karşılığını aldı.
Seçimlerde başarısızlık çok ileri boyutlara taştı.
İstanbul, Ankara, Adana seçimlerde kaybedildi. Adana da Tufanbeyli dışında kazanılan belediye kalmadı.
Neden, 1989 da verilen mesajlar yerine gelmedi. Demokrasi algısı kayboldu. Oy kaygısı içinde Kürt milletvekilleri dışlandı
Söylemle eylem örtüşmedi!
Halkın sola, sosyal demokrasiye olan güveni azaldı. Parti karıştı. Erdal İnönü genel başkanlığı bıraktı. Karayalçın genel başkan yapıldı. Ancak Karayalçın 5 Nisan kararlarına destek vermesiyle; parti örgütlerinde başlayan aşağıdan yukarı gelişen tepki yüzünden genel başkanlığı birleşik CHP seçimlerinde kaybetti.
Yeniden kurulan CHP, SHP ile birleşme kongrelerinden sonra; DSP ile baş başa kaldı.
Ecevit, Karaoğlan imajını soldurmuştu ancak, 1985 yılından itibaren halk içinde ciddi bir örgütlü yapıyı DSP ile yaratmıştı.
Her mahallede, köyde ve sokakta DSP adına faaliyet sürdüren; örgütlü çalışma vardı.
CHP ise sadece tepeden yapılan söylemleri, içi dolu olmayan sloganlaşan bir çalışmayla yetinmekteydi. Birleşme sonrası Hükümetten ayrılmak seçimlerde başarı getirmediği gibi; parti tabanından kopuşun ilk kırılma anı oldu.
SHP de ki parti üyeleriyle yapılan milletvekili ve belediye başkanı tespiti, genel merkeze alınarak yapılan tespitle de halktan kopuşun ilk kırılma anı oldu.
Her geçen gün halktan uzaklaşarak kendi içine kapanan CHP, dışa dönük çalışma yerine sürekli örgütlerde egemen olma çabasını, kısır söylemlerle siyasetin kurgusu haline getirdi.
Halktan destek aramaktan vaz geçti.
Basın holdinglerinden ve iş dünyasından alacağı destekle hükümet olma yolunu seçti.
Bu yöntem CHP tabanına pek uygun değildi.
Sola inanan yoksul ve emekçi halka uygun değildi.
Sonuç: 1999 genel ve yerel seçimlerde CHP baraj altında kaldı. Çok güvendiği Basın holdingleri ve iş dünyası CHP'ye sırtını döndü. Sürekli CHP ve genel başkan Baykal aleyhine yapılan propaganda, bu sonucu yaratırken; uzunca süredir halk içinde örgütlü olan DSP, halktan aldığı destekle birinci parti oldu...
Söylemle eylemi ters olan CHP'nin kendi tabanı ve halktan kopmasıyla seçim barajı altına düşmesi kaçınılmaz oldu.
Örgüt ve hedef kitle olmadan başarı olmayacağının en güzel örneği 1999 yerel ve genel seçimleridir!
Değiştiren sizsiniz.
Değişen ise, size öncülük etmek isteyen ama o öncülüğü başka hedef kitlede arayan CHP'yi yönetenler olmuştur..
İşçiden, köylüden, esnaftan, emekten, gençlikten ve tam bağımsızlıktan vazgeçen her örgüt kendi kendini yer bitirir ve amip gibi sürekli parçalanır..
İşte yanı başımızda duran fotoğraflardan bir kaçı!
Ders alınacak görüntüler.
Dünya eski dünya değil, Türkiye'de bildiğiniz Türkiye değil. Önümüzde öyle sorunlar var ki, neredeyse Kaf dağına uzanıyor.
Önümüzdeki seçimler sadece Türkiye için değil, Ortadoğu ve balkan halkları için de önemi büyük bir seçimdir.
Karar sizin.
Ya değişeceksiniz!
Ya da değiştireceksiniz!