Daha önce birçok ebeveyni çocuklarından ayıran ve süresiz nafaka ödemeye mahkum eden yasanın yaşattığı yeni acılar Akit’in araştırmaları ile gün yüzüne çıkıyor. Kimi 3 gün, kimi 1 ay evli kalan mağdurlar, yıllardır hiçbir adım atılmayan ‘süresiz nafaka’ uygulamasının ‘süreliye’ döneceği günü sabırsızlıkla bekliyor.

Oğlum ağladı, ben ağladım
Resmi nikahlı olarak bir ay evli kalan Mahmut Karakoç, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Evlenmeden önce İzmir’de yaşıyor ve bir bankada çalışıyordum. Evleneceğim insan da memleketim olan Maraşlıydı. Bankanın Maraş’ta şube açması durumunda, orada yaşarız yoksa İzmir’de yaşarız dedim. Kabul etti. Ancak ‘banka açılmıyor, İzmir’de yaşayacağız dediğimde’ bana, ‘işi bırak gel, burada inşaatta çalış’ dedi. Kabul etmeyince boşanma davası açmış. Dava açıldığından son duruşmada haberim oldu. Bin bir iftira atmış. Haklı iken haksız duruma düştüm. Şimdi evliyim ve çocuğum var. Asgari ücret ile çalışıyorum. Param ancak yetiyor. Bir gün oğlumun maması ve bezi bitti, para yok, o gece oğlum ağladı, ben ağladım. Artık yuvam dağılma durumuna geldi.”

Ölene kadar bitmeyecek bir borcun sahibi oldum
2009 yılında sadece 40 gün süren bir evlilik yapan ve çocuksuz olarak boşanan bir diğer mağdur Ömer Şahbaz ise şunları söyledi:

“Yıllardır nafaka ödüyorum. Bu şartlarda ölünceye kadar ödemek zorunda kalacağım. Evlilik öncesi ve sonrası durumuna bakıldığında yoksulluğa düşmüş bir hali yok ama ispat etmek imkansız. Sonra beni yeniden hayat sevinciyle dolduran ikinci eşimle tanıştım ve evlendik. Sorumluluklarım arttı ve tabii ki utancım da. Bana tekrar gülmeyi hatırlatan eşim ve kızımdan utanıyorum. Onları bu süresiz nafaka zulmünden kurtaramıyorum. Bana bunca acıyı ve zulmü çektiren kadına, ailemin rızkından her ay para göndermek zorunda kalıyorum. Ölünceye kadar devam edecek olan ve giderek artan bir borç sahibi oldum!”